ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL KIBRIS PANELİNE KATILDI
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Rum kesiminin Doğu Akdeniz'de tek yanlı olarak yürüttüğü hidrokarbon faaliyetlerine ilişkin, “Uluslararası hukuka bakıldığında Kıbrıs Türk halkının bu rezervler üzerinde hakkı vardır. O zaman bu kabul ediliyorsa bu hakkın da garanti altına alınması gerekmektedir.” dedi.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından düzenlenen Kıbrıs’ta Son Söz paneline katıldı. Panele, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, KKTC Başbakanı Ersin Tatar, KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy, çok sayıda davetli katıldı.
Panelde bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Kıbrıs meselesinin başından bu yana Türk tarafının çözüm iradesini söylemden öteye geçirme amacında olduğunu, 2004 yılında BM Kapsamlı Çözüm Planı referandumunda bu niyetini uluslararası kamuoyuna ilan ettiğini söyledi. Oktay, Kıbrıs Rum tarafının dürüstçe ne istediğini ve çözümden ne anladığını baştan açıkça söylemesi gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
“Siyasi eşitliği tüm unsurlarıyla kabul etmesi durumunda, ilerleme sağlanıp hangi temelde nasıl müzakere edileceği kararlaştırılır. Eğer kabul edilmezse, bu durumda Ada'daki gerçeklerle uyumlu bir anlayışla, siyasi eşitlik yerine egemen eşitlik temelinde bir çözüm bulunması konusunda çalışıp, iki ayrı devlet olarak ortaklık kurulmasına gayret edilebiliriz.”
BİZ, 1974'TEN 45 YIL SONRA ARTIK BİR MACERA İSTEMİYORUZ
Panelde bir konuşma yapan KKTC Başbakanı Ersin Tatar Kıbrıs meselesinde her zaman Türkiye'nin varlığına ve desteğine önem verdiklerini belirtti. KKTC Başbakanı Tatar, Türkiye ile birlikte yürüdüklerini ve yürümeye devam edeceklerini söyledi. Tatar, Doğu Akdeniz'de istikrarın sürdürülebilmesi için KKTC'nin yaşatılması gerektiğinin altını çizerek, “Biz, 1974'ten 45 yıl sonra artık bir macera istemiyoruz. Kıbrıs Türk halkı kesinlikle tehlikeli oyunlara gelmemelidir.” şeklinde konuştu.
HER ZAMAN MASADAN KALKAN RUM TARAFI OLMUŞTUR
Panelin açılışında konuşan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Türkiye'nin Kıbrıs meselesinde her zaman diyalog ve diplomasiye dayalı, müzakere temelli bir yaklaşım içerisine girdiğini, iki halkın siyasi eşitliği temeline dayalı, adil ve kalıcı bir çözüm getirilmesi önerisini getiren taraf olduğunu anlattı. Annan Planı dahil her dönemde bu yapıcı iyi niyetini Türk tarafının eylemli olarak da ortaya koyduğuna işaret eden Gül, “Ancak Ada'da anılan temel ilkelere dayanan ve yaşayabilecek bir çözümden kaçan taraf, her zaman Rum tarafı olmuştur. Tarihsel olarak bakıldığında 'yüz yüze ikili müzakereler' olsun, 'aracılı müzakereler' olsun her zaman masadan kalkan Rum tarafı olmuştur.” diye konuştu.
KIBRIS TÜRK HALKININ DA BU REZERVLER ÜZERİNDE HAKKI VARDIR
Bakan Gül, “Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğinin sağlanması, haklı güvenlik endişelerinin karşılanmasının temini meselenin çözümü bakımından en önemli noktadır.” dedi. Rum kesiminin hak tanımayan tavrının KKTC'nin tarihiyle, coğrafyasıyla, nüfusuyla, kültürüyle, siyasi ve ekonomik haklarıyla bir toplum ve bir devlet olduğu gerçeğini asla değiştirmeyeceğini vurgulayan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Rum kesiminin tek yanlı olarak yürüttüğü hidrokarbon faaliyetlerinin bölgenin istikrarı açısından tehdit oluşturduğunu ve bunlara izin vermeyeceğimizi başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti en yetkili ağızdan her zaman dile getirmiştir. Burada herkesin kabul ettiği bir şey var, uluslararası hukuka bakıldığında Kıbrıs Türk halkının bu rezervler üzerinde hakkı vardır. O zaman bu kabul ediliyorsa, bu hakkın da garanti altına alınması gerekmektedir. Türk tarafı olarak, Fatih, Yavuz, Barbaros ve Oruç Reis gemilerimizin arama faaliyetleri ile gerek ülkemizin, gerekse Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını koruma irademizi güçlü bir şekilde ortaya koymuş bulunmaktayız ve bu kararlığı da elbette sürdüreceğiz.”
Panelde konuşan TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, KKTC'nin güvenliğinin Türkiye’den, Türkiye’nin güvenliğinin de Kıbrıs’tan başlayacağını, bunun vazgeçilmez, değiştirilmez, değiştirilmesi teklif bile edilemez bir kural olduğunu aktaran Feyzioğlu, “Buna şu kuralı da aynı kuvvetle ilave etmek durumundayız; Kıbrıs Türkü’nün refahı Türkiye'den başlar. Türkiye'nin refahı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden başlar, başlayacaktır.” ifadelerini kullandı.